Search Results for – "iç benim için"

Dursun Ali Erzincanli – İnşirah Duası Şiiri

Ey Yalnızların Kendi Başına Kalmışların Arkadaşı,
Ey Mutsuzluğa Düşmüşlerin Yardımcısı,
Ey Yoksulların Zenginliği,
Ey Zayıfların Gücü,
Ey Fakirlerin Hazinesi, Gariplerin sığınağı,
Ey Tek Güç Ve Kudret Sahibi,
Ey İhsanıyla Tanınan Keremi Sonsuz Rabbim,
Efendimiz Ve Yakınları Hürmetine Sıkıntılarımı Gider.

Ey Rabbim
Sen Sıkıntılarıma Karşı Hazırlığım,
Musibetim Anımda Ümidim,
Yalnızlığımda Arkadaşımsın
Gurbetimde Dostum
Kederli Anımda Beni Ferahlatansın
İhtiyacım Anında Yardımıma Koşan
Zor Anlarımda Sığınağımsın
Beni Korkuların Karanlığından Kurtaran Aydınlığımsın.
Ey Rabbim
Sen Şaşkınlığımda Bana Yol Gösterensin
Biliyorum Rabbim Sen Günahlarımı Bağışlayan
Ayıplarımı Örten, Sıkıntılarımdan Kurtaran
Kalbimi Sevginle Süsleyensin.
Sen Kalbimin Hem Tabibi Hem Sevgilisisin.
Sen Ki Şaşkınlara Yol Gösteriri
Muhtaçlara Yardım Eder
Korunmak İsteyenleri Korursun.
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Asırlık Şiiri

Bir şiir daha başlıyor.
Ama bu, asırlık bir şiirdir.
On dört asırlık bir şiir.
Peygamber sohbetinin
Şiirleşmiş ifadesidir.

Şimdi o güne gidiyoruz.
Yine bir yolculuğa çıkıyoruz.
Yeni bir yolculuğa…

Zaman ötesi zamanda
Ulvi bir vakitteyiz
Ve sanki biz, şimdi Asr-ı Saadetteyiz.
İzhir ve celil otlarının o hoş kokusu yayılır.
Mecenne sularının sesi gelir uzaktan
Şame ve tufeyl dağları ninni söyler sahraya.
Herşey uysaldır.
Herşeyde nazlı bir gül edası.
O’nun edası…
Ve O’nun sohbeti.
Dinleyenler sahabe topluluğu.
Sanki başlarında bir kuş var,
Ve sanki o uçmasın diye pür dikkât
O’nu dinliyorlar.
Aileden, maldan ve amelden bahsediyor.
Sohbet bitince Abdullah b. Kürz izin istiyor;
“Ya Rasulallah!
Anlattıklarınızı şiir halinde söyleyeyim mi?
İzin verir misiniz?”
Hz. Peygamber;
“Olur.” Buyuruyor.
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Asr-ı Saadette Çocuk Olmak Şiiri

Asr-ı Saadette çocuk olmak
Ümmü Halid olmak
Halid bin Said’in küçük kızı
Kırmızı bir elbise var üzerinde
Ve babasıyla beraber ALLAH(CC) Rasulü’nün huzurunda
Bu kız çocuğu Habeşistan’da doğduğu için Efendimiz,onu görünce;
‘Sene!Sene!’diye sesleniyor ona
Habeş dilinde ‘güzel kız’ anlamında
Sohbet ilerledikçe Ümmü Halid,
Efendimize daha çok yaklaşıyor
Ve bir ara sırtındaki Peygamberlik mührüyle oynamaya başlıyor
Halid bin Said hemen müdahale ediyor kızına
Ama HzPeygamber ona engel oluyor;
‘Bırak oynasın’ diyor

Bir keresinde Efendimize bir yerden kumaş gelmişti,
Arasında iki tarafı da işlemeli bir de elbise vardı
Bana Ümmü Halid’i getirin buyurdular
Ümmü Halid getirilince,
Elbiseyi ona giydirdiler ve iki kez;
‘Bunu giy üzerinde eskisin’dediler
Sonra da elbisede bulunan çiçek işlemesini parmaklarıyla göstererek ‘Ümmü Halid!Bak bu güzel,bu çok güzel’dediler

Asr-ı Saadette çocuk olmak
Abdullah,Ubeydullah veya kesir olmak,
HzAbbas’ın çocukları,
Fahr-i Kainat onları yan yana dizer,
Sonra karşılarına geçer,ve
Kim benim yanıma daha önce gelirse,
Ona şunu şunu verecem derdi,
Onlarda koşarak gelir
Hzeygaberin sırtına tırmanır
Göğsünün üzerine çıkarlardı
Hz. Peygamberde onları öpüp bağrına basardı
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Faran Dağlarında Açan Sevgili Şiiri

Selam sana nazlı Nebi
Selam sana gözbebeği
Mevla’nın kudretiyle selam.

Selam sana nur-i dilara
Selam sana Hakk habibi
Rahman’ın kudretiyle selam.

Selam sana Andelib_i Zişan
Selam sana Muhammedi
Cebrail’in yüreğiyle selam
İbrahimce selam sana
Rahimce selam sana
Gafurca selam.

Selam sana ey yetimler padişahı
Selam sana Ahmedi nefesli yar
Eyyupça selam sana
Selam sana ya Habiballah
Selam sana ya Nebiallah
Selam sana ya Resulallah.

Ya Resulallah
Sen, sevmek için istenen
Can, dudakta istenen
Sevda ikliminin en güzel mevsiminin
En güzel çiçeğisin.

Cemre gibi düştün kainatın kışına
Bahar, senin elinde doğdu
Senin elinle indi toprağa
Öyle bir sevildin ki
Candan aziz bilerek
Uğruna can verildi
Ama bu, ölüm değildi
Adını bir kez anan
Bir kez gönülden anan
Rahmetin nur kaynağı gözlerinde dirildi
Şimdi biz de seni anıyoruz
Mevla’mızın yeminleriyle anıyoruz seni
Ey Faran Dağları’nda açan sevgili
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Habbibullah’ı Sevmek Şiiri

Hz. Amine gibi
son nefesinde elinden şevkatle tutup
seslenmişti ona
ey dehşetli ölüm okundan
ALLAH’IN yardım ve ihsanıyla
yüz deve karşılığında kurtulan zatın oğlu
ALLAH seni aziz ve devamlı kılsın
eğer rüyada gördüklerim doğruysa
sen celal ve ikram sahibi olan ALLAH tarafından
Ademoğlullarına peygamber gönderileceksin
Sen ceddin İbrahim’in teslimiyet ve dinini tamamlamak için gönderileceksin
ALLAH seni putlardan koruyacak ve alıkoyacaktır.
her yaşayan ölür her yeni eskir
evet bende öleceğim
fakat ismim ebedi olarak yad edilecektir
çünkü tertemiz bir evlat doğurmuş
arkamda hayırlı bir yad edici bırakmış bulunuyorum
ve huzurla kapanan anne gözleri
ve acıyla ıslanan minik gözbebekleri
seneler sonra
bir sefer dönüşünde
Ebva’dan geçerken
aziz ve muhterem annesinin kabrini ziyaret ediyor ve ağlıyordu
onun ağladığını görünce sahabede ağlamaya başladı
ve gözyaşlarının sebebini söyledi
annemin bana şevkat ve merhametini hatırladım

Habibullah’ı sevmek Necaşi gibi
Habeşistan’a hicret eden Mekkeli müslümanları dinleyince
kendini tutamadı
sizi ve yanından geldiğiniz Zat’ı tebrik ederim ki
o Allah’ın Rasulüdür
zaten biz O’nun vasıflarını kitabımız olan İncil’de okumuştuk
O peygamberi Meryem oğlu İsa’da insanlığa müjdelemişti
Allah’a yemin olsun ki
eğer O benim ülkemde bulunmuş olsaydı
ayakkabılarını taşır ayaklarını yıkardım
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Kerbela Şiiri

Hicretin dördüncü yılı.
Birer yıl arayla Medine’de iki doğum,
İki bayram, iki ay parçası…
Yeryüzünün en hayırlı dedesinin gözbebekleri doğuyor.
Rasûl-üs Sakaleyn’in kokladığı reyhanları
Fatıma’t-üz Zehrâ’nın körpecik fidanları
Ali’yi Mürteza’nın eşsiz kahramanları doğuyor.
Cennet gençliğinin iki seyyidi.
Ehl-i Beyt’in ilk nazlı çiçekleri…
İki ay parçası, “merhaba” diyor o incecik sesiyle
İsimlerini Rahman koyuyor, Cebrail nefesiyle
Siz onlara Allah’ın iki lütfu diyin;
Birinin adı Hasan; diğerinin Hüseyin.
Zaman, saadetli günleri yaprak yaprak okurken
Onlar peygamber dizinde büyüdüler
Ve zaten onlar semâda büyüktüler.

Bir gün peygamberlerin incisi oturuyorlar.
Hasan’la Hüseyin
Birbirlerini yakalama oyununda…
Buyurdular;
“Ha Gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin’i.”
Hz. Ali; “Ya rasulallah!” diyor,
“Hüseyin’den taraf olmanız gerekmez mi?
Hüseyin daha küçük.”
Rasulullah buyuruyorlar;
“Baksana! Cebrail de Hüseyin’i tutuyor;
Ha gayret Hüseyin! Göreyim seni diyor.”

Yine birgün,
Efendimiz, ashabıyla yürüyorlar.
Hz. Hüseyin çocuklarla oynuyor.
Peygamberimiz, ellerini açıyor;
Tutmak için Hüseyin’i…
Hz. Hüseyin, bir oraya bir buraya kaçıyor.
Ve gülerek yakalıyor onu, Nebiler serveri.
Bir elini kafasının arkasına,
Öbür elini, çenesinin altına koyup öpüyor, kokluyor, öpüyor.
Sonra zamana ve mekana sesleniyor;
“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim!
Allah’ı seven Hüseyin’i sever!
Hüseyin, torunlardan bir torundur.”
Ve bir gün Cebrail bir haberle gelir;
Hüseyin Fırat kıyısında şehit edilecektir.
Orası, üzüntülü, tasalı, mihnetli ve belalı bir yerdir.
Kerb-ü beladır!
Orası Kerbeladır!

Hicretin altmış birinci yılı.
Aylardan Muharrem…
Kan renginde fırat
Kan renginde yakamoz.
Ve dudaklar susuz,
Yürekler susuz…
Kerbelada bir oğul var,
Yoluna oğullar feda.
Bir torun, Kerbelada…
Dedesinden elli yıl uzakta.
Onun gibi bembeyaz giyimli
Bembeyaz yüzlü.
Atının üzerinden sesleniyor
Kalpleri mühürlü olanlara
Merhametten yoksun olanlara;
“Ben Peygamberiniz Aleyhisselamın kızının oğlu değil miyim?
Ben Hz.Muhammed Mustafa’nın torunu değil miyim?
Şehitler seyyidi Hamza, babamın amcası değil mi?
Çift kanatlı şehit Cafer, benim amcam değil mi?”
(more…)

Syf 28 of 90« İlk...1020...2627282930...405060...Son »