Search Results for – "dursun ali erzincanlı"

Dursun Ali Erzincanlı – Sevgili Kasidesi Şiiri

Ellerim boşlukta senin
uhut günü dağılan saçlarını arıyor
gözlerim gözbebeklerini hira dağı’nda
gözümdeki damla biliyorum
şu anda yanaklarında soğuyor

ebubekir’in olup mağarada
ali’n olup yatağında
seni hatice’nin kalbinde, aişe’nin dilinde, zeyneb’in
gözlerinde buluyorum

doğan günde, ayın ondördünde
baktığım her yerde seni görüyorum
sen varsın zamanın ve mekânın ötesinde
aşkın coğrafyalara hayat bahşediyor

sevdanla tutuştu hicaz çölleri
rahmetinle dirildi anadolu, mezopotamya
gel ey mısır’ın nil’i
medine’nin gülü
sevgili

gel ey kureyş’in emini
barışın zeytini
kavganın en önde gideni
şehadetin duvağı açılmadık gelini
sevgili

“ve’d-duhâ”yı ne çok severdin!
yarana merhem diye sürerdin
geceyi yük tutma vakti
gündüzü sefer bilir
ahreti dünyaya
mekke’yi miraç’a yeğlerdin

gel ey,
âmine’nin mustafâ’sı
ibrahim’in duâsı
meryem’in isâ’sı
mesih’in haber verdiği
sevgili

“develerimi isterim”
diyordu kureyş’in ulusu
çünkü kâbe’yi rabbi korurdu
bir anda çiğnenmiş ekine döndü
süper gücün fil ordusu
ebabil kuşları seni müjdeliyordu

o sene semâve doldu taştı
sâve kurudu
kisrâ’nın ondört burcu
o günden teslim olmuştu
bin yıllık ateş söndü
şeytan gökten sürüldü

doğduğun gün yeryüzü
bunu herkese haber verdi
kuşlar o günden beri
adınla şakıyordu
rüzgâr yâdınla esti durdu
allah buyurdu:
“göğsünü açmadık mı
yükünü almadık mı
şânını yüceltmedik mi?”

gel ey
âmine’nin gururu
ebu talib’in uğuru
halîme’nin bereketi
hatîce’nin gönül verdiği
sevgili
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Tevbe Şiiri

Allah’ım,günahkar bir sesleniştir bu.
Günahların yükselemeyeceği yüce katına
Şanın ne yücedir Sen’in ki;

Mülk elindedir..
Ve Sen herşeye Kâdir’sin.
Kudretin herşeye galiptir.
Ve Sen çok bağışlayansın,

Yedi göğü birbiriyle âhenk içinde yaratan sensin..
Dünya semasını kandillerle süsleyensin
Sen’in ilmin en gizli işlerin bütün inceliğine nüfuz eder.
Sen herşeyden hakkıyla haberdarsın

Haberdarsın benden,dünümden,bugünümden ve yarınımdan

Bir ömrü işte böyle yele verdim, savurdum
Şimdi pişman,perişan gelip duaya durdum..

Geçmişi ve geleceği yüreğime aldım da
Kendimi avuttum,nefsimi unuttum..

Kalbimin cennetinde nefsime uyan Âdem,
O yüce dergaha gözlerimden seslenir,
Ve Hz.Nuh,toplar kalbimde ne kadar duygu varsa,
Nefsimin tufanından korumaya çalışır.
Hz.İbrahim’in ateşe atıldığı mancınık yüreğimdedir benim

Kendisinden başka ilah olmayan Sübhan!
Zalimlerden oldum ki merhamete muhtacım
Huzuruna alsan da beni böyle perişan
Benim hakkımda olan hükmün başımda tâcım..

Evladının acısıyla yanan bir anne kalkıp
Uzatırsa detgahına titreyen ellerini,
bu tevbemi sunuyorum o ellerle birlikte…

Gecenin bir vaktinde,
Herkes istediği ile,sevdiği ile hemhâlken,
Yetim kalmış bir yürek sessiz sessiz ağlarken,

Bakarsa bir an olsun yıldızsız gökyüzüne,
Ve melekleri inleten edayla seslenip,
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Uhud Şiiri

Günlerden cuma…
Uhut’a gelenler var.
Medine yolu toz duman…
Uhut’a gelenler var.
Bir dağılsa da şu hava,
Görsek Medine-i Münevvere’den Uhut’a gelenleri.
Bir görsek Allah Rasulü’nü
Ve eroğlu erleri…
Bakın göründüler işte;
Atının üzerinde evrenin efendisi!
Cihanın gözbebeği!
Uhut’un sevgilisi!
Sağında ve solunda ashab-ı güzin
Önündeyse iki üveyk yürüyor;
Biri Sad bin Muaz,
Diğeri Sad bin Übade.
Allah’ım bu ne edep
Atlarının bile başı yerde…
Bakın şu iki gence!
İkisi de onbeşinde…
Şu kısa boylu olanı Rafi’ bin Hadic!
Parmaklarının ucuna basıyor ki
Boyu uzun görünsün!
İyi ok attığı söylenince
İzin veriyor efendimiz.
Diğer gençse Semüre bin Cündüp…
Ağlayarak peygamberinin yanına gidiyor.
Ya rasulallah! diyor,
Rafi’ye izin verdiniz. Bana niye izin yok?
Ben rafi’yi güreşte yeniyorum.
Efendimiz tebessüm buyuruyorlar.
Ve bu iki ana kuzusuna güreş tutturuyorlar.
Semüre Rafi’yi yenince güreşte,
Fahr-i kainat ona da izin veriyor.
Günlerden cumartesi…
Uhud’a gelenler var.
İşte Ayneyn Tepesi-Okçular Tepesi-
Başlarında Abdullah bin Cübeyr
Sultanı dinliyorlar.
Düşmanı yendiğimzi görsenizde
Size haber vermedikçe, adam göndermedikçe
Yerlerinizden ASLA ayrılmayın!
Kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi
Ben size adam göndermedikçe
Yerlerinizden asla ayrılmayın!
İki ordu da hazır…
İki ordu da harp nizamında…
Ve Uhud’un kalp atışları dışında yeryüzü nefes bile almıyor!
Sessizliği bozan Kureyş’in Sancaktarı’dır.
Söylediği her söz küfür kokulu…
Benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar!
Bu bir meydan okumadır.
Cevapsa bir çift ayak sesi…
Gözler Uhud toprağında yürüyen bu ayaklarda…
Kime ait bu adımlar ki bastığı toprak ‘ALLAH’ diyor!
Ve Esedullah namıyla Hz. Ali(R.A.) yürüyor.
Birkaç saniye, bir tek hamle…
ALLAH’ın(C.C.) Arslanı dimdik ayakta
Kureyş’in sancağı ise yerde…
Ardından bir başkası yükseltiyor sancağı
Ama bilmiyor ki bu defa kim var Uhud meydanında
Gökyüzünde yıldırımlar
Yeryüzünde Hamza var.
Asıl şimdi başladı Uhud’un türküsü.
Tam üç katı düşmanla Peygamber(A.S.M) ordusu
Göz göze ve diş dişe.
(more…)

Syf 6 of 7« İlk...34567