Aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı;
gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi.
Hiç düşündün mü belkiyi
Belki, eline en yakışan takı beni ....
Aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı;
gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi.
Hiç düşündün mü belkiyi
Belki, eline en yakışan takı beni ....
Adını anmak güzeldi,
dost ağızlarda sana dair cümlelerin
ıslatılması…
Adını anmak…
Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel....
Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul’muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe da çay tadında….
Divit uc ....
Bizi bilirsin;
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda…
bizi bilirsin;
saçımızı ıslatmayı ....
“”Bir tek dileğim var mutlu ol yeter” sözünün
bir kamyon yükü
anlam taşıdığı günlerdi
Kaldırımlar toz ve kağıt topakları
....
Yanarmış yürek böyle
Islak bir yeşil sebebiyle
Kaçarmış insan kendinden
Nereye gittiğini bilmeden
Ağlarmış gizlice
Kurumuş toprağı ....
bir kuğunun boynuna dokunurken
yol bir yere gitmez
içerde
düz saçlara uğrar
ayak üstü bir akşamüstü
her plansız ürperişin sonu
....
Büyüdükçe,
sentetik zamanlara
kangren ayaklar bastım,
izi kaldı
ömrümün…
Kara çaldılar yüzüme
bütün kara parçalarında ....
gözüme ilişti gözün
içimde infilak saati!
yasak baktın nikotin sıcaklığıma,
bir sigara daha yaklaşıyor bahar…
ellerin yanında deği ....
Çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkıcı olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sev ....