Gökhan Türkmen – Araz

Yalnızım çünkü sen varsın. ”

“gel” desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz’a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum

sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki; kendini dinleme , hiçbir şey söylemiyorsun.
oysa “gel” desen gelirdim biliyorsun.!

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kime üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa “gel” desen gelecektim..



bir gözlerin vardı ,
gözyaşım kaldı..
bir yüreğin vardı ,
hatıran kaldı..

bir sözlerin vardı ,
sitemin kaldı..
bir hayat aşkın vardı ,
gitti yarım kaldı..

son bir acım vardı..
oda sensiz kaldı..
ah.! bu canım güllere yandı ,
sensiz nefes aldı..

inan , yalan değildi..
bir rüya gibiydi..
bitik yüreğimde ,
acısı kaldı..

dön nasıl kimle nerdeysen ,
dön beni biraz sevdiysen ,
dön yüreğimde hasret ,
çaresiz kaldım..

yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır..
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun..

oysa bilmelisin Araz’ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler..

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa “gel” desen gelecektim..

biliyorum Araz’ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak bana
hakediyorum..

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum..
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin ,
kinim kendime ,
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya..

üstü kalsın ihanetimin
“gel” desen gelecektim..

son bir acım vardı..
oda sensiz kaldı..
ah.! bu canım güllere yandı ,
sensiz nefes aldı..

inan , yalan değildi..
bir rüya gibiydi..
bitik yüreğimde ,
acısı kaldı..

dön nasıl kimle nerdeysen ,
dön beni biraz sevdiysen ,
dön yüreğimde hasret ,
çaresiz kaldım..

içine her düşen ,
kendi keşfi sanıyor seni..
oysa sen melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin..
ve kendini acıtmak istiyorsun..
ama güller kendine batamaz bilmiyor musun ?
gel mi diyorsun ?
herkes kendi baktığını görür ,
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz..
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu..
hadi en kanadığımız yerden susalım.
” gel ” desen gelirdim..
” git ” dedin gittin..

aşka..
rüzgara..
ayrılığa..
zamana..
eyvallah..

Updated: 17/06/2011 — 03:03