İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
 Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
 Yol onun, varlık onun gerisi hep angarya
 Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya
İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
 Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
 Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak
 Benimse alın yazım yokuşlarda susamak
Herşey akar su, tarih, yıldız, insan ve fikir
 Oluklar çift, birinden nur akar birinden kir
 Akışta demetlenmiş büyük, küçük kainat
 Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne
 Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine
 Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için
 Hey Sakarya kim demiş suya vurulmaz perçin
İnsandır sanıyordum, mukaddes yüke hamal
 Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal
 Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan
 Ve ayrılık anadan, vatandan, arkadaştan
İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
 Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
 Yol onun, varlık onun gerisi hep angarya
 Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya
Bütün bunlar sendedir o girift bilmeceler
 Sakarya kandillere katran döktü geceler
 Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya
 Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su
 Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu
 Sakarya saf çocuğu masum Anadolu’nun
 Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun
Sen ve ben gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız
 Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız
 Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader
 Aldırma böyle gelmiş, bu dünya böyle gider
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz
 Sen kıvrıl ben gideyim, son peygamber kılavuz
 Yol onun, varlık onun gerisi hep angarya
 Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya
İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
 Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya
 Yol onun, varlık onun gerisi hep angarya
 Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya