Efendim
 Hiç solmasaydı güneşe ışık salan yüzün
 ve gül kokulu o yüzünde karar kılmasaydı hüzün
 Efendim ,
 önce annemden öğrendim adını
 Annemden öğrendim annesiz kaldığını
 Önce o gösterdi parmağınla ikiye bölünen ayı
 Önce ondan öğrendim adını duyunca ağlamayı
 Ondan öğrendim
 Halime’nin yurdunda misafiri olduğun evin bahçesinde
 ellerini çırparak koşarmışsın
 uçarmış kuşlar
 bilmem ki o bahçe hala seni beklermi ?
 Efendim
 o gün seninle oynayan kuşlarmıydı melekler mi
 Neccaroğullarının yurdunda,
 Adiyy bin Neccar’ın havuzunda yüzmeyi öğrenmişsin
 Ondan öğrendim gölgesi olmayan tek çocuk senmişsin
Annemin kalbinde ki şefkattesin
 Şefkati inzal rahmettesin
 Uğruna can verdiğim vuslattasın
 Candasın canandasın canım benim
 Efendim
 annemden dinledim sınırsız şefkatini
 Ordunla birlikte çölde yürürken
 Yavrularını emziren bir köpek görmüşsün
 O ürkmesin diye başına bir nöbetçi dikmiş
 Ordunun yönünü değiştirmişsin
Annemden dinledim efendim
 Medine’de bir bahçeye girmişsin
 Deve seni görünce
 Yavaş ve ürkek yanına sokulmuş
 Sanki kulağına bir şey söyler gibi durmuş
 Sahibini sormuşsun
 Sonra buyurmuşsun
 Deve bana sahibini şikayet ediyor
 Hem az yiyecek veriyor
 Hemde çok çalıştırıyormuş
Efendim
 hiç solmasaydı güneşe ışık salan yüzün
 ve gül kokulu o yüzünde
 karar kılmasaydı hüzün
Annemin kalbinde ki şefkattesin
 Şefkati inzal rahmettesin
 Uğruna can verdiğim vuslattasın
 Candasın canandasın canım benim