Savaş
Bilindiği üzere aklım bu imajdan son derece bıkık
Konu hakkında kimseden duymak istemiyorum tek bi tık
Hayaller ardından koşmak hayata ....
Savaş
Bilindiği üzere aklım bu imajdan son derece bıkık
Konu hakkında kimseden duymak istemiyorum tek bi tık
Hayaller ardından koşmak hayata ....
Rüzgarın türkülerini fısıldıyor ağaçlar
Yorgun gecelerde
Sessiz bir şehrin uyuyan karanlığı
Farkında bile değil korkuların
Bir bebeğin f ....
Ellerim boşlukta senin
uhut günü dağılan saçlarını arıyor
gözlerim gözbebeklerini hira dağı’nda
gözümdeki damla biliyorum
şu anda yanaklarında soğuyor
ebubekir’in olup mağarada
ali’n olup yatağında
seni hatice’nin kalbinde, aişe’nin dilinde, zeyneb’in
gözlerinde buluyorum
doğan günde, ayın ondördünde
baktığım her yerde seni görüyorum
sen varsın zamanın ve mekânın ötesinde
aşkın coğrafyalara hayat bahşediyor
sevdanla tutuştu hicaz çölleri
rahmetinle dirildi anadolu, mezopotamya
gel ey mısır’ın nil’i
medine’nin gülü
sevgili
gel ey kureyş’in emini
barışın zeytini
kavganın en önde gideni
şehadetin duvağı açılmadık gelini
sevgili
“ve’d-duhâ”yı ne çok severdin!
yarana merhem diye sürerdin
geceyi yük tutma vakti
gündüzü sefer bilir
ahreti dünyaya
mekke’yi miraç’a yeğlerdin
gel ey,
âmine’nin mustafâ’sı
ibrahim’in duâsı
meryem’in isâ’sı
mesih’in haber verdiği
sevgili
“develerimi isterim”
diyordu kureyş’in ulusu
çünkü kâbe’yi rabbi korurdu
bir anda çiğnenmiş ekine döndü
süper gücün fil ordusu
ebabil kuşları seni müjdeliyordu
o sene semâve doldu taştı
sâve kurudu
kisrâ’nın ondört burcu
o günden teslim olmuştu
bin yıllık ateş söndü
şeytan gökten sürüldü
doğduğun gün yeryüzü
bunu herkese haber verdi
kuşlar o günden beri
adınla şakıyordu
rüzgâr yâdınla esti durdu
allah buyurdu:
“göğsünü açmadık mı
yükünü almadık mı
şânını yüceltmedik mi?”
gel ey
âmine’nin gururu
ebu talib’in uğuru
halîme’nin bereketi
hatîce’nin gönül verdiği
sevgili
(more…)
Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar
rüyalarımıza melekler uğrardı.
Kapımızdan yoğurtçu
bahçemizden ishakkuşu
kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.
Kışın bir sobamız olurdu
sobanın yanında kedimiz
kedinin önünde yün yumağı
bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik.
Yerli malı kullanan
yurdun üç tarafı denizlerle çevrili
kuru üzüm incir fındık
tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren
kuru üzüm ve inciri satan
karşılığında
çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan
bir toprağın fertleri…
Biraz yoksul biraz mütevekkil
biraz mahçup biraz kırılgan
biraz naif ama hep umutlu…
Özlerdik.
Memleketteki halamızı
ince doğranmış bir dilim pastırmayı
yurttan sesler korosunu
akşam komşuluklarını
radyo tiyatrolarını
sabah ezanını
kalaycıyı bozacıyı
münir nureddin şarkılarını
orhan boran yarışmalarını
kandil gecelerini duvar sarmaşıklarını
bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını
okul önü koz helvalarını
akşam oturmalarını
ve hayatı…
Top oynardık
ip atlar kedi kovalar
taşlarla birbirimizin başını yarar
mahalle savaşları çıkarır
gece olunca da tutar babalarımızın elinden
yazlık sinemalara gider
Sadri Alışık Vahi Öz
Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder
Olimpos gazozları içer
güler eğlenir bağırır çağırır
dönerken yıldızları sayardık.
Biz sıkı çocuklardık. (more…)
Öyle Sevdim Ki Ben Seni
Tarifi Yok Hiçbir Dilde
Dünyanın En Mutlu insanı Yaptın Beni
En Kötü Günümde Bile
Zara
Öyle Sevdim Ki Ben ....
Yüreğimde bir resmin var
Gözlerim seni arıyor
Aşıklar yolunun sonunda
Dalıp dalıp giden gözlerim
Yokluğunda seni arıyor
Aşıklar yo ....
Farfarayla doldu ruhumun asilerini sakinleştiren müzik kutusu…
Nerde ”play” butonu ? Bas da çalsın !…
Kendi yazıtlarım iğnec ....
Babama 3 ay hücre hapsi yattırdılar
Serdar ortaçlar dal tarraklar
Bendeki bu eller çatık şakaklar
Gloria jeans deil benim sokaklar
Noluc ....
Dağları yardım geldim körbela
Veysel Karan’a vardım kerbela
Dedi dergahtan şaşma şer bela
Döner başımda döner turnalar ....