Search Results for – "Habibullah"

Dursun Ali Erzincanlı – Habbibullah’ı Sevmek Şiiri

Hz. Amine gibi
son nefesinde elinden şevkatle tutup
seslenmişti ona
ey dehşetli ölüm okundan
ALLAH’IN yardım ve ihsanıyla
yüz deve karşılığında kurtulan zatın oğlu
ALLAH seni aziz ve devamlı kılsın
eğer rüyada gördüklerim doğruysa
sen celal ve ikram sahibi olan ALLAH tarafından
Ademoğlullarına peygamber gönderileceksin
Sen ceddin İbrahim’in teslimiyet ve dinini tamamlamak için gönderileceksin
ALLAH seni putlardan koruyacak ve alıkoyacaktır.
her yaşayan ölür her yeni eskir
evet bende öleceğim
fakat ismim ebedi olarak yad edilecektir
çünkü tertemiz bir evlat doğurmuş
arkamda hayırlı bir yad edici bırakmış bulunuyorum
ve huzurla kapanan anne gözleri
ve acıyla ıslanan minik gözbebekleri
seneler sonra
bir sefer dönüşünde
Ebva’dan geçerken
aziz ve muhterem annesinin kabrini ziyaret ediyor ve ağlıyordu
onun ağladığını görünce sahabede ağlamaya başladı
ve gözyaşlarının sebebini söyledi
annemin bana şevkat ve merhametini hatırladım

Habibullah’ı sevmek Necaşi gibi
Habeşistan’a hicret eden Mekkeli müslümanları dinleyince
kendini tutamadı
sizi ve yanından geldiğiniz Zat’ı tebrik ederim ki
o Allah’ın Rasulüdür
zaten biz O’nun vasıflarını kitabımız olan İncil’de okumuştuk
O peygamberi Meryem oğlu İsa’da insanlığa müjdelemişti
Allah’a yemin olsun ki
eğer O benim ülkemde bulunmuş olsaydı
ayakkabılarını taşır ayaklarını yıkardım
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Uhud Şiiri

Günlerden cuma…
Uhut’a gelenler var.
Medine yolu toz duman…
Uhut’a gelenler var.
Bir dağılsa da şu hava,
Görsek Medine-i Münevvere’den Uhut’a gelenleri.
Bir görsek Allah Rasulü’nü
Ve eroğlu erleri…
Bakın göründüler işte;
Atının üzerinde evrenin efendisi!
Cihanın gözbebeği!
Uhut’un sevgilisi!
Sağında ve solunda ashab-ı güzin
Önündeyse iki üveyk yürüyor;
Biri Sad bin Muaz,
Diğeri Sad bin Übade.
Allah’ım bu ne edep
Atlarının bile başı yerde…
Bakın şu iki gence!
İkisi de onbeşinde…
Şu kısa boylu olanı Rafi’ bin Hadic!
Parmaklarının ucuna basıyor ki
Boyu uzun görünsün!
İyi ok attığı söylenince
İzin veriyor efendimiz.
Diğer gençse Semüre bin Cündüp…
Ağlayarak peygamberinin yanına gidiyor.
Ya rasulallah! diyor,
Rafi’ye izin verdiniz. Bana niye izin yok?
Ben rafi’yi güreşte yeniyorum.
Efendimiz tebessüm buyuruyorlar.
Ve bu iki ana kuzusuna güreş tutturuyorlar.
Semüre Rafi’yi yenince güreşte,
Fahr-i kainat ona da izin veriyor.
Günlerden cumartesi…
Uhud’a gelenler var.
İşte Ayneyn Tepesi-Okçular Tepesi-
Başlarında Abdullah bin Cübeyr
Sultanı dinliyorlar.
Düşmanı yendiğimzi görsenizde
Size haber vermedikçe, adam göndermedikçe
Yerlerinizden ASLA ayrılmayın!
Kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi
Ben size adam göndermedikçe
Yerlerinizden asla ayrılmayın!
İki ordu da hazır…
İki ordu da harp nizamında…
Ve Uhud’un kalp atışları dışında yeryüzü nefes bile almıyor!
Sessizliği bozan Kureyş’in Sancaktarı’dır.
Söylediği her söz küfür kokulu…
Benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar!
Bu bir meydan okumadır.
Cevapsa bir çift ayak sesi…
Gözler Uhud toprağında yürüyen bu ayaklarda…
Kime ait bu adımlar ki bastığı toprak ‘ALLAH’ diyor!
Ve Esedullah namıyla Hz. Ali(R.A.) yürüyor.
Birkaç saniye, bir tek hamle…
ALLAH’ın(C.C.) Arslanı dimdik ayakta
Kureyş’in sancağı ise yerde…
Ardından bir başkası yükseltiyor sancağı
Ama bilmiyor ki bu defa kim var Uhud meydanında
Gökyüzünde yıldırımlar
Yeryüzünde Hamza var.
Asıl şimdi başladı Uhud’un türküsü.
Tam üç katı düşmanla Peygamber(A.S.M) ordusu
Göz göze ve diş dişe.
(more…)

Dursun Ali Erzincanlı – Kırk Yaşındasın Şiiri

Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah azze ve celle

Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni sa’d yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor beni sa’d yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık…

Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında…
Hz.halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik…seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli…

Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor…
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni…

Altı yaşındasın
Medine-i münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve ümmü eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, ebva’da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke’ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu talip bir başka seviyor

Ya rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı ebva’ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen muhammed-ül emin’ sin
(more…)